04 Nisan 2014
Siyasi gözlemcilere göre Türkiye’deki belediye seçimleri, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ülkenin siyasi arenası üzerindeki egemenliğini yeniden teyit ettiğini, yolsuzluk iddiaları ve diğer iddiaların Başbakan üzerinde bir etki yaratmadığını gösteriyor. Erdoğan’ın belediye seçimlerindeki zaferi, kendisine çok iyi beklentilerle cumhurbaşkanlığı yolunu açtı. Erdoğan’ın seçim zaferinin hem yurt içinde hem de dış politikada bir rol oynaması bekleniyor. Kıbrıs Haber Ajansı (KHA) ilk kez Kıbrıs’ta bölünmüş iki taraftan akademisyenlerden, Erdoğan’ın zaferini yorumlamalarını, Kıbrıs ve Türkiye üzerindeki etkilerini değerlendirmelerini istedi.
Kızılyürek: Erdoğan ülkeyi böldü ve yarısını aldı
Kıbrıs Üniversitesi Türkoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Niyazi Kızılyürek, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ülkeyi böldüğünü ve yarısını aldığını söyledi.
Belediye seçimlerinin kesin galibi olan Erdoğan’ın istemesi halinde kuşkusuz, Ağustos ayındaki seçimde kendisinin deyimiyle yeni Türkiye’nin bir sonraki cumhurbaşkanı olabileceğini belirten Kızılyürek, Başbakan Erdoğan’ın AKP’yi kendisine yakın yardımcılarına bırakacağının göründüğünü kaydetti.
Niyazi Kızılyürek, CHP’nin (Türkiye’deki Cumhuriyet Halk Partisi) ağır bir iç fikir ayrılığına düştüğüne inanıyor.
Erdoğan’ın, görünmeyen koalisyona son vererek ilk kez Fethullah Gülen olmadan ülkeyi yöneteceğini, seçim zaferi konuşmasında açıkladığı gibi ayrıca Gülen’e karşı bir kampanya başlatacağına işaret etti.
Niyazi Kızılyürek Kıbrıs Haber Ajansı’na, “Erdoğan güçlü bir siyaset adamıdır ve bundan sonra kendi imajıyla ilgili yurt dışında bazı açılımlar yapacaktır” şeklinde konuştu.
Bu açılımlar arasında İsrail’le bir tür işbirliğinin de bulunabileceğine dikkati çeken Kızılyürek, Türkiye’nin Avrupa Birliği Müzakere süresinin şimdi başlayacağını, Erdoğan’ın Kürt sorununa vurgu yaptığını, çözüm sürecinin kazanıldığını söylediğini anlattı.
PKK lideri Abdullah Öcalan’ın Fetullah Gülen’le anlaşmazlığında Erdoğan’a destek belirttiğini, böylelikle Başbakan’a (Erdoğan) Kürt konusunda daha hızlı hareket etmesini sağladığını ifade etti.
Aylar süren eleştiriler ve yolsuzluk iddialarından sonra Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimlerde nasıl başarı sağladığı sorusuna Dr. Kızılyürek, Erdoğan’ın iktidarda olduğu sürede Türkiye’den kişi başı gelirin ikiye katlanarak 11,000 doları bulduğunu, ekonominin 2013′te % 4′lük büyüme kaydettiğini ve halkın cebinde daha fazla para olduğunu anlattı.
Niyazi Kızılyürek, ayrıca Türkiye Başbakanı Erdoğan’ın Kemalistler tarafından önemlerini kaybeden ancak şimdi siyasi patlama yaşayan aşırı muhafazakar Müslüman çoğunluğa bir kimlik ve güven verdiğini kaydetti.
Kıbrıs Üniversitesi Türkoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Niyazi Kızılyürek, şöyle devam etti:
“Bu insanlar eleştiriler ve yolsuzluk iddialarından dolayı liderlerinden vazgeçemezlerdi. CHP’nin hata yaptığı nokta budur. Seçim kampanyasının zeminini bu iddialara dayandırmıştır.”
“Erdoğan’ın sergilediği saygıya değer ve despot eğilimler, muhafazakar Müslümanların ortalamasını ilgilendirmiyor.”
“Tayyip Erdoğan Türkiye’ye ikiye bölmüştür ve yarısını almıştır. Başbakan’a yönelik saldırılar yavaş yavaş yok olacaktır, Twitter ve YouTube aşamalı olarak eski durumuna gelecektir.”
“Türkiye’deki belediye seçimleri Kıbrıs ile de ilgilidir ve bu gerçek, adanın iki toplum liderinin belediye seçimlerinden önce değil sonraki gün bir araya gelmesine hakikaten yansımaktadır.”
Niyazi Kızılyürek, Kıbrıs Haber Ajansı, Kıbrıs Türk Toplumu Lideri Derviş Eroğlu’nun ya zafer sahibi olarak Erdoğan’la hareket edecek ya da kaybeden Erdoğan’la başka şekilde hareket edeceğini söyledi.
Dr. Kızılyürek, “Şimdi Recep Tayyip Erdoğan’ı, eğer bu yolda devam etmek isterse Kıbrıs’ta siyasi bir çözüme doğru ilerlemeden hiçbir şey engelleyemez” şeklinde konuştu.
Niyazi Kızılyürek, Erdoğan’ın Kıbrıs’ın Türk işgali altındaki kuzeyine uyguladığı özelleştirme ve Kıbrıslı Türklerin kimliklerini değiştirmeye yönelik çok kültürlü kampanyanın devam edeceğine inandığını da vurguladı.
Kızılyürek, Kıbrıs Türk toplumu ve AKP hükümeti arasındaki gerginliğin her zaman var olduğunu, AKP’nin Kıbrıs politikasının Kıbrıslı Türkler üzerinde zorlayıcı etkisi olduğu anlamına geldiğini kaydetti.
Muduros: Kürtler Türkiye’nin yeni cumhurbaşkanı üzerinde stratejik öneme sahiptirler
Türkolog ve Akademisyen Nikos Muduros da KHA’na, Türkiye’deki belediye seçimlerinin sonuçlarının, seçim kampanyasının, Aralık ayında yolsuzluk skandalında içte meydana gelen İslam anlaşmazlığının doruğa ulaşmasının sonucu olduğunu ifade etti.
Tüm bunların tartışmasının, çatlaklarının aşikar olduğu Gülen hareketinde yansıdığını söyleyen Muduros, eşi benzeri olmayan kutuplaşmanın rakamlarda da görüldüğüne, AKP’nin 19 milyon oy kazandığına, muhalefet partilerinin oylarının ise (Kürt BDP lehindeki oylar hariç) 18 milyon olduğuna dikkati çekti.
Hükümetin belediye seçimlerini kazandığını ancak nüfusun % 50′sine denk gelen toplumun geri kalanının düşmanlığıyla karşı karşıya kaldığını anlatan Nikos Muduros şöyle devam etti:
“Bu kutuplaşma devam edecek, Gülen ve Erdoğan arasındaki savaş bitmeyecektir. Ben Ağustos’ta bu savaşın doruğa ulaşacağına inanmaktayım. Çünkü Gülen hareketi Türkiye’deki siyasi gerçeğin, devleti bu toplumun geri kalanından elemeye çalışan Erdoğan olmadan devam etmesi gerektiğine inanmaktan vazgeçmemiştir.”
“Bu seçimlerin bir başka somut sonucu da muhalefet eksikliğidir. Muhalefet prensipler üzerinde Erdoğan’a karşı durmaya çalışırken Gülen’in ötesindeki İslamcıların AKP etrafında yeniden toplanmasına yardımcı olmuştur.”
“Muhalefet halkın sorunlarını çözmek için başka programlar geliştirmediği sürece bu kurulum devam edecektir.”
“Erdoğan skandallardan kurtulmuştur. Çünkü iki türlü liderliği vardır. Bir tarafta partisiyle değil kendisiyle kişisel olarak benzerlik gösterenler öte yandan ekonomik refah yoluyla Anadolu’ya, bundan başka daha muhafazakar ve düşük gelir sınıfına erişebilmesi, ayrıca devlet refahına muhalif olarak devlet hayırseverliğidir.”
Muduros KHA’na açıklamasında, bu sefer sadece AKP ve Kürt hareketinin var olduğu Kürt bölgelerinde küçük bir artışla oylarını paylaşmayı sürdüren Kürtlerin cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde stratejik öneme sahip olacaklarına inanıyor.
Nikos Muduros, Erdoğan’n cumhurbaşkanlığına aday olmaya karar vermesi durumunda öncelikle Kürt sorununun çözümü esasında, belki de güney doğu Türkiye’ye daha fazla otonomi verme karşılığında müttefik arayışı içerisinde olacağını belirtti.
Kürtlerin ilk kez bir cumhurbaşkanı seçiminde çok büyük bir rol oynayacaklarına dikkati çeken Muduros, Gezi Parkı olaylarından bu yana Kürtlerin, Öcalan’la ciddi biçimde diyaloga giren ilk hükümet olduğunu bildikleri için uzlaşmazlığın dışında kalmaya çalıştıklarını anlattı.
Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adayı olması halinde Gül’le bir anlaşma yapması, ayrıca AKP liderliği konusunu da halletmesi gerekeceğine dikkati çeken Muduros, başka bir senaryonun da Erdoğan’ın bir dönem daha Başbakan olarak kalması olacağını, bunun kendisine devlet mekanizması içerisinde Fethullah Gülen’e karşı savaşma fırsatı vereceğini kaydetti.
Nikos Muduros, rakamlar anlamında Erdoğan’ın ilk turda cumhurbaşkanı seçilemeyebileceğini, ama müttefikleri sayesinde ikinci turda başarılı olacağını söyledi.
Türkolog Akademisyen Muduros, İlker Başbuğ’un lideri olduğu derin devlet cephesinin ise yeniden dirilebileceğini, eski AKP milletvekillerini yeni bir siyasi cephe oluşturduğunu görme olasılığının da göz ardı edilemeyeceğini belirtti.
Kıbrıs sorunuyla ilgili olarak da Nikos Muduros, belediye seçimleri sonucunun müzakerelerin şimdiki aşamasını ve Türkiye’nin sonuca götürecek kapsamlı bir çözüm amacını etkilemeyeceğini bildirdi.
AKP hükümetinin, Kıbrıs Rum ve Kıbrıs toplumlarının üzerinde anlaştıkları ortak açıklamaya, bundan kaçmaya çalışan Eroğlu’ndan daha fazla yoğunlaştığının görüldüğünü ifade eden Muduros, şöyle devam etti:
“AKP hükümetinin işgal bölgelerinin yeniden yapılanmasında ve Türk başkentini birçok sektörlerde daha güçlü kılacak ve Kıbrıslı Türkleri kuzeydeki işgal bölgelerindeki karar verme merkezlerinde daha fazla ayırma anlamına gelen mali protokolün kesin uygulanmasında daha esnek olacağına inanmaktayım.”
“Eroğlu’nun karşısında kendisini bir çözüme zorlayacak bir cephe yokken Eroğlu’na Kıbrıs sorununda baskı anlamında destek sağlayacak sağda bir birleşme olasılığı bulunmaktadır.”
“Türkiye’nin gelecek dört ayda cumhurbaşkanı seçimlerine kadar sadece bir seyirci olarak kalmasını beklemiyorum. Ülkenin siyasi sistemindeki sorunlar cumhurbaşkanlığı seçimiyle kökten çözülürse o zaman Türkiye hemen akabinde Kıbrıs sorunu dahil İsrail’le nihai bir anlaşmaya bağlı birçok konuda, belki de enerji, AB ve Suriye konuları da dahil 3-4 dört dış politika konusunda çok hızlı adımlar atacaktır.”
Vural: AKP’nin Kıbrıs üzerindeki tutumu Türkiye’deki siyasi istikrara bağlıdır
Doğu Akdeniz Üniversitesi Uluslararası ve Siyasi Bilimler Fakültesi Başkan Yardımcısı Yücel Vural Kıbrıs Haber Ajansı’na (KHA) yaptığı açıklamada, Türkiye’deki seçimlerin, seçmenlerin hala Başbakan ve AKP hükümetini desteklediklerini, muhalefetin gündeme getirdiği konuların, özellikle yolsuzluk iddialarının AKP destekçilerini ilgilendirmediğini gösterdiğini söyledi.
Vural, “Ayrıca bu aynı zamanda, bu destek dolayısıyla Türkiye’de hiçbir şeyin değişmediği anlamına gelmemektedir. AKP’nin, bu iddialara rağmen oyların yarısını alması, AKP ve muhalefet arasındaki gerginliğin ve ülkenin siyasi istikrarında ortaya çıkan kaosun yok olmasına yeterli değildir” şeklinde konuştu.
Yücel Vural, hükümet ve muhalefet arasında böyle bir ilişkinin ülkede siyasi istikrarın kurulmasına ve sağlanmasına yardımcı olmayacağına inandığını belirtti.
Türkiye’de derin belirsizliğin devam edebileceğine dikkati çeken Vural, dış politika konularında hükümetin yasallığın sorgulamayabilecek bir muhalefetin girişim başlatabileceğine ve özellikle Kıbrıs sorununda bir çözüm bulunma yönünde adımların atılması zamanı geldiğinde bazı şeyleri zorlaştırabileceğine işaret etti.
Böyle bir durumda Kıbrıs Türk tarafının müzakere sürecine aktif bir rolü olabileceğinin görünmediğini kaydeden Vural, buna ek olarak AKP ve Erdoğan’ın bu krizi önlemek için iki önemli konuda, Kıbrıs sorunu ve Kürt sorunu konusunda yeni girişimlerle ortaya çıkabileceklerini anlattı.
Seçimler öncesinde AKP hükümetinin Kıbrıs’ta aktif bir rol oynayabileceği izlenimi yarattığını, Ankara’nın ortak açıklamayı desteklemesinin bu bağlamda değerlendirebileceğini bildiren Yücel Vural, Türkiye’nin Avrupa’ya yönelik ilerleme sağlamayı istemesi durumunda karşı karşıya bulunduğu en önemli engellerden birini, Kıbrıs sorununu ortadan kaldırmak durumunda olduğuna dikkati çekti.
Geçmişte Erdoğan’ın Kıbrıs’ta radikal kararlar alabileceği izlenimi verdiğini, Kıbrıslı Rum müzakerecinin Ankara’yla doğrudan temasının Kıbrıs sorunu için çok farklı fırsatlar yarattığına işaret eden Vural, şöyle konuştu:
“Başbakan’ın Kıbrıs’a Kürt konusunda uyguladığı politikayı uygulayabileceği açıktır. Erdoğan Türkiye’nin Kıbrıs’ta yapıcı ve istikrarlı bir rol oynaması için büyük oranda yurt içindeki karmaşık durumu çözmesi gerekmektedir.”
Tüzünkan: Kıbrıs sorunu AKP’ye dış destek için önemli bir anahtardır
Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ) Mütevelli Heyeti Başkan Yardımcısı, Yardımcı Profesör Murat Tüzünkan, AKP’nin yolsuzlukla ilgili meydan okumalara, buna paralel yönetim erkinin olmamasına, muhafazakarlarla laiklerin bölünmesine rağmen % 46′lık büyük seçim zaferinin, özellikle Türkiye’deki muhalefet tarafından çok dikkatli biçimde değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Yolsuzluk iddialarının, AKP’nin gücünü azaltmadığını aksine, partiyi ve rekabeti kullanabileceğini ispatlayan ve bu meydan okumayı kendi lehine çeviren Erdoğan’ı güçlendirdiğini ifade eden Tüzünkan, belediye seçimlerinin AKP destekçilerinin ve AKP muhaliflerinin kutuplaşmasına vurgu yaptığını, geçmişte de laikler ve muhafazakarlar arasında bölünme olduğunu söyledi.
Murat Tüzünkan Kıbrıs haber Ajansı’na (KHA) açıklamasında şöyle dedi:
“Bant kayıtlarının basına sızdırılması, bazılarının düşündüğü gibi sonucu değiştirmedi. Aksine Erdoğan’ın da dediği gibi paralel bir durum oldu ve bu AKP seçmenlerini daha da birleştirdi.”
“Seçimlerde rol oynayan başka bir faktörün de AKP’nin başarılı ekonomik politikası olduğuna inanıyorum. Muhalefet bu gerçeği anlamadı, ekonomi gibi, kendi politikası gibi diğer konularda görüşlerini anlatacağına konuları sadece yolsuzluğa bağladı. Halk bu yolsuzluk iddialarını komplo olarak yorumladı.”
“AKP’nin kampanyası ise halkın ya devleti desteklemesi ya da benzer bir duruma boyun eğmesi, seçmenler arasında devlete ve partiye geri dönmesi yönünde bir izlenim yarattı.”
Türkiye tarihinde orduyu veya parti egemenliğini koruma lehindeki tartışma yapanlar güç kazandığını, bu seçimlerde de AKP’nin partinin korunması gerektiğini söyleyerek seçmenleri etkilediğini belirten Murat Tüzünkan, şimdi AKP’nin hızla ifade özgürlüğünü ve toplanma özgürlüğü hakkını eski haline döndürmesi, hukukun üstünlüğünü sağlaması, demokratik kurumların yeniden yapılandırılması ve yeni anayasanın tamamlanması gerektiğini vurguladı.
Seçimlerin Kıbrıs üzerindeki etkisiyle ilgili olarak da Tüzünkan, ani bir etki olacağına inanmadığını, AKP’nin en az 2015’e kadar iktidarda olacağını söyledi.
AKP’nin Kıbrıs üzerindeki politikasının daha önce belirlendiği gibi devam edeceğine, kalıcı ve yaşayabilir bir çözüm yönünde olumlu şekilde katkıda bulunmaya devam edeceğine işaret eden Tüzünkan, AKP’nin Bİrleşmiş Milletler’in önerdiği çözüm planını (Annan Planı) desteğinin, partinin yasallığını sağladığını ve yurt dışından ihtiyaç duyduğu desteği gördüğünü anlattı.
Murat Tüzünkan son olarak, “Kıbrıs sorunu ve çözümü çabaları, AKP için bu desteği yurt dışından yeniden kazanmasında önemli bir anahtardır. Bu nedenle ben AKP’nin Kıbrıs vizyonunun daha da artacağına inanmaktayım” şeklinde konuştu.
Ralli Papageorgiou ve Ödül Aşık /Kıbrıs Haber Ajansı
ΑΝΑΤΟΛΙΚΟΤΕΡΑ 