24 EKİM 2013
Kıbrıs Sorunu ve çözümün esası çok uzun yıllardır resmi ve gayrı resmi forumlarda tartışılsa da, çok somut bir kabul olması gerekecektir: Çözüm şekli olarak iki kesimli, iki toplumlu Federasyon halkın tamamı tarafından tam olarak anlaşılmış değil.
Çözüm şeklinin anlaşılması sadece Kıbrıslıların kuracağı devletin yapısını ilgilendirmiyor. Daha çok, karşılıklı bir şekilde her iki toplum tarafından olması gerekecek sözde “tavizlerin” kabul edilmesini de ilgilendiriyor.
Her iki toplumda da anlatıldığı şekilde, federasyonla ilgili daha genel tartışmadaki iki sorun bu noktaya yoğunlaşıyor.
Kıbrıs Rum toplumunda, Federasyonla ilgili hakim olan görüş daha çok üniter devlete havale edilen noktaların altını çiziyor. Tek egemenlik, tek vatandaşlık ve tek uluslararası temsiliyete özellikle vurgu yapılıyor.
Ortak devletin merkezi hükümeti genellikle “Kıbrıs Rum hükümeti” olarak anlaşılıyor. Ayrıca toplumun sayısal çoğunluğuna da yoğun olarak vurgu yapıldığı belirtiliyor.
Bunun aksine, Kıbrıs Türk toplumunda hakim olan görüş her zaman iki farklı yapının varlığını vurgulayan unsurlara ağırlık veriyor.
Merkezi hükümet ayrıca “Kıbrıs Rum” olarak algılanıyor ve bu nedenle bunun zayıflatılması arzulanıyor. Paralel olarak, toprak ve mal konularının daha derin bir şekilde anlaşılması için hemen hemen hiçbir çaba gösterilmiyor.
Sonuç olarak, Kıbrıs’ta Federasyon çözümünü destekleyen güçlerin en önemli görevi sadece bunun niteliklerinin altını çizmek değildir. En önemli görev, iki toplumun ortak devletimizin kültürünü oluşturacak faaliyetlerde karşılıklı “tavizler”de bulunmalarının gerekeceğinin derinden anlaşılmasıdır.
Kıbrıs Rum toplumunda egemen çevrelerin ortak devletimizin “Kıbrıs Rum toplumu” olmayacağını anlamaları gerekiyor.
İktidarın iki toplum tarafından Kıbrıslı Rumların sayısal çoğunluğunu sağlayacak, ayrıca Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliği ile paylaşılacağının kabul edilmesi gerekiyor.
Kıbrıslı Türklerin kendi bölgelerinde kendi özerkliklerine sahip olacaklarını anlamaları lazım.
Aynı zamanda, Kıbrıs Türk toplumundaki egemen güçlerin, devletin tek olacağını kabul etmeleri, toprak ve mal vermelerinin gerekliliğini kabul etmeleri gerekiyor.
Siyasi eşitliğin makamların tamamen sayısal olarak bölünmesi anlamına gelmediğini anlamaları lazım.
Son olarak, bugünkü konjonktürde aleyhlerindeki tehdidin Kıbrıslı Rumlardan gelmediği ve ne de gelebileceğini, 1960 yılında olduğu gibi, anlamaları gerekecek.
Nikos Moudouros